Çıkmak istiyorum. Sonra yürümek. Yürümek dermansız kalana kadar. Sonra sıcacık bir cafe ve sıcak çikolata yorulduğum yerde...
Sonra kafamda ki herşey ama herşey ben yürürken dökülmeli, kaybolmalı...
Kalabalığın içinde yalnız olmak en kötüsü, her kafadan bir ses çıkarken yalnız olmak en kötüsü, herkes istediklerini sıralarken yalnız olmak en kötüsü, hiç kimse sen de bişey ister misin diye sormadığında yalnız olmak en kötüsü......
Yalnızlık bazen güzel bazen kötü ama benim yalnızlığım en kötüsü...
Ben bugün öyle bir ruh halindeyim ki ne konuşmak istiyorum ne gülmek ne de somurtmak hiç ama hiç bir şey istemiyorum....
Sadece ve sadece gerçekten yalnız kalmak ve sadece yürümek...
Benim dünyamda olan biri için bu iki şey bile ulaşılamaz....
Kızımla ilgili kaygılarım, oğlum ile ilgili endişelerim, eşim ile ilgili korkularım hiçbirini bugün yanıma almadım.
Ben bugün çok yalnızım ve böylede devam edecek....
Geçen sene Halkbankası memur alım sınavı açtı. Hemen hazırlıklara başladık.
Hazırlıklar sürerken bir aile dostumuz mail attı. İş Bankasıda sınav açıyor bir ilgilen istersen diye.
Ben gerekli kayıt işlemlerini yaptım ama çok ilgilenmiyoruz.
Derken Halkbankası ufak bir aksilik yüzünden olmadı. Birde naktık İş Bankası sınavı kazanılmış. Arkasından birde envanter sınavı kazanıldı. Bu haftada İstanbul mulakata çağırdı.
Hayırlısı ise olsun tabiki,
Ama neye ümit bağladık neyi kazandık....
Hep böyle değil mi zaten.
Şimdi bu iş işini bir halletsem hemen başgöz edeceğiz... Kendisi ne kadar istemese de...