7 Eylül 2010 Salı

Bir baba daha gitti

02.09.1999'da kaybettim babamı, canımı, kanımı bu yıl tam 11 yıl bitti acısı hala dün gibi yüreğimde...

01.09.2010'da bir baba daha göçtü... Funda'mın babası can arkadaşımın babası oysa ki atlatmıştı hastalığını iyiye gidiyordu herşey, kontrollerinin zamanı gelmişti. Ama olmadı ... Allah nur içinde yatırsın, mekanı cennet olsun....

İkiside kansere yenik düştü.

Söylenecek söz az, insan babasını kaybettiğinde sanki sağ kolu kesiliyor. Onunla paylaşılacak herşey birikiyor.

Bugünlerde Rüzgar paşam dede dede tutturdu.

Babamın ziyaretine gittiğimizde anlatmaya çalıştım. Ama olmadı.

-Burda dede yok ben onu çok seviyorum gelsin diye ağladı.

Gerçekten çocuklarım onu yaşayamadığı için çok şanssız


Babam, canım, kanım, nefesim, hayatta ki tek keşkem hani beni herşeyden korur kollar saklardın yaaa şu içinde bulunduğum zor hayattanda kurtar...

Sensiz hayat bomboş

11 seneye neler sığdırdım bir bilsen

seni çok özlüyorum

canım, birtanem

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Ne Yani

Bence sorun kesinlikle bende,

yoksa hep aynı şeyler olur mu?

Bilemiyorum nerede yanlış yapıyorum bilemiyorum ama darbe hep bana, evet içimden geleni pat söylerim, arkadan konuşmaktansa yüzüne söylemeyi tercih ederim. Bundan mı yalnız olmam.....

Ne yapmalıyım, hep işimize geldiği gibi mi olmalı....

Neden bir allahın kuluda sen nasılsın demez, neden bir kişide seni özledim ondan aradım demez, neden var mı bir sıkıntın diye soran olmaz.

Tek taraflı aşk kötü kötü ama tek taraflı dostluk en kötüsü....

İçimde kopan fırtınalar, yüreğimi yakan kavuran acılar her zaman ki gibi yalnızım......

Kimi aradıysam ben seni sonra ararım deyip kapattılar... Sonra mı tabi ki arayan yok olmayacak ta....

22 Temmuz 2010 Perşembe

Keyifli

Bugün kaçamak yaptım

Sevdiceğim bir arkadaşımın belki bana ihtiyacı olduğunu düşündüm. Kalktım gittim. Arkadaşımın işini halledeceğiz ya biz bir oturduk sohbete dalmış gitmişiz tabi işide kaçırdık.

:)

Sonra onun mikemmel iş yerine bakır cezvede yaptığı mikemmel kahvesini içmeye gittik. Kardeşide gelmişti. Çok sevdim tanıştığıma mutlu oldum. Sohbeti tatlı bir bayan, vakit ne zaman geçti bilemedim.



Şimdi geldim oturdum evrakları halletme zamanı

Yağmur'um ve Rüzgar'ım parka gitmek için beni bekler

Hakkını Verdim...



02.06.2010 tarihinde oldukça yoğun bir arama döneminden sonra hiç aklımızda olmayan ama hayallerimde ki araba olan kırmızı polo arabaya kavuştuk.

Tam 2 gün sonra.....

04.06.2010 tarihinde bir kaza yaptım ki hakkını verdim hasarlı yaralanmalı :((

Hala önümüzdeki arabayla mesafe azalınca dizlerim titriyor...

Bu benim şansım, heveslendiğimde hevesim kursağımda kalır. Planlarımın hiç biri olmaz.

Zaten kul plan yaparken Allah yukardan gülümsermiş bizimki yine hayal kurmaya başladı diye.

Hani herkes yapar bir yere giderken yada bir konuşma yapacaksa onu prova eder günler öncesinden canlandırma yapar ama ben asla provalarımı canlandırmalarımı gerçeğe döndüremem hep yarım kalır.

Yine de buna da şükür....

4 Nisan 2010 Pazar

Sonunda...


Sonun da benim oldu yıllardır istediğim ama alamadığım laptop sonunda benim oldu...
Çok mutluyum çünkü laptop denince aklıma gelen ilk şey Vaio onu alabilene kadar da bekledim ve sonunda oldu...
İyi ki beklemişim gerçekten Sony her zaman kendini belli ediyor.
Babam bana derdi ki "dünyanın tüm nimetlerini önüne sersem mutlu olmuyorsun" bunu çoğunlukla annemden de duymuştum.
Dün annem dedi ki "ilk defa seni bu kadar mutlu gördüm, bu kadar çok sevineceğini bilseydim ben sana çoktan alırdım bunu" :)))
Çok komik,
İçimde ki çocuk ölmemiş sanırım...
Ben babamla birlikte içimdeki çocuğunda öldüğünü düşünürdüm.
Keşke babamda görebilseydi, mutlu olduğumu,
Hayatımda ki tek keşkem, babam, canım seni çok özlüyorum...

30 Mart 2010 Salı

2. Yaş

2 yaşımız bitti.


Hala konuşmuyor


Zaten 15 ay bitimi yürüdü....


Tembel bu çocuk tembel :)


Yağmur Prenses



Yüce Mevlam tahtını da bahtını da güzel yazsın birtanem.

Rüzgar Prens



O kadar çok efor sarfedersen öööleee salıncakta uyursun tabiiii .......

Ben Bugün





Nasılım bilmiyorum...

Çıkmak istiyorum. Sonra yürümek. Yürümek dermansız kalana kadar. Sonra sıcacık bir cafe ve sıcak çikolata yorulduğum yerde...

Sonra kafamda ki herşey ama herşey ben yürürken dökülmeli, kaybolmalı...

Kalabalığın içinde yalnız olmak en kötüsü, her kafadan bir ses çıkarken yalnız olmak en kötüsü, herkes istediklerini sıralarken yalnız olmak en kötüsü, hiç kimse sen de bişey ister misin diye sormadığında yalnız olmak en kötüsü......

Yalnızlık bazen güzel bazen kötü ama benim yalnızlığım en kötüsü...

Ben bugün öyle bir ruh halindeyim ki ne konuşmak istiyorum ne gülmek ne de somurtmak hiç ama hiç bir şey istemiyorum....

Sadece ve sadece gerçekten yalnız kalmak ve sadece yürümek...

Benim dünyamda olan biri için bu iki şey bile ulaşılamaz....

Kızımla ilgili kaygılarım, oğlum ile ilgili endişelerim, eşim ile ilgili korkularım hiçbirini bugün yanıma almadım.

Ben bugün çok yalnızım ve böylede devam edecek....

Makam Sandalyesi

Makam sandalyesi yeni sahibini buldu.

Bende korkularımdan uzaklaştım.

Korktuğum başıma gelmedi.

Harika bir insan, 6 yıl sonra yeniden huzuru buldum.

Umarım uzun yıllar böyle kalır....

26 Mart 2010 Cuma

Çalışmadığımız Yerden Çıktı


Kardeşim,

Bilenler bilir uzunca bir süredir işsiz.

Bir adet yüksek okul, 1 adet üniversite bitirdi.

Geçen sene Halkbankası memur alım sınavı açtı. Hemen hazırlıklara başladık.

Hazırlıklar sürerken bir aile dostumuz mail attı. İş Bankasıda sınav açıyor bir ilgilen istersen diye.

Ben gerekli kayıt işlemlerini yaptım ama çok ilgilenmiyoruz.

Derken Halkbankası ufak bir aksilik yüzünden olmadı. Birde naktık İş Bankası sınavı kazanılmış. Arkasından birde envanter sınavı kazanıldı. Bu haftada İstanbul mulakata çağırdı.

Hayırlısı ise olsun tabiki,

Ama neye ümit bağladık neyi kazandık....

Hep böyle değil mi zaten.

Şimdi bu iş işini bir halletsem hemen başgöz edeceğiz... Kendisi ne kadar istemese de...

:)

Dedem 2

Canım Dedem iyileşti.

Maaşallah allah nazarlardan sakınsın turp gibi oldu.

Dualarım kabul oldu. Dedem çok yaşlı 90 yaşına merdiven dayadı. Onun için diyorum hep Allah iki iyilikten birini versin diye.

Yataklara düşmesin diye...